Skolyoz, eğer göğüs bölgesinde ise genellikle nefes almayı, bel bölgesinde ise, alınan nefesin dağıtımını etkilemektedir. Gebelikte anne rahminin boyutu artar, bu bel çukurunun artışı ile telafi edilir. Sonuçta bel yükünde artış ve ağrı olur. Gebelik boyunca artan progesteron ve relaxin annenin eklem ve bağlarında gevşemeye neden olarak doğum için anneyi hazırlar. Bağlardaki gevşeme de bel kasları üzerinde yükü artırarak ağrıya neden olabilir. Tüm bu mekanizmalara bağlı olarak bel bölgesinde skolyozu olan ameliyat olmamış gebelerde bel ağrısı daha sıktır. Bel bölgesi skolyozu nedeniyle ameliyat olmuş gebelerde ise bel ağrısı genelde gözlenmez. Oksijen seviyelerinde bir sorun olmadığı ve kalp fonksiyonları normal olduğu sürece bebeğin gelişiminde bir sorun beklenmez, büyüyen rahim annenin şekline uyum sağlar.
Adolesan idiopatik skolyoz, ergenlik çağında görülen skolyozdur. Bu hastaların ergenlik sonrasında kemik gelişimleri tamamlanmış olduğu için , boy uzamaları da bitmiş olur. Bu yüzden kız çocuklarında 16.5 yaşından sonra 50 derecenin altındaki skolyozun ilerlemesi beklenilmez. 50 derecenin üzerinde skolyozlar ilerlemeye devam edebilir.
Adult dönemde gebelik veya doğum sayısının skolyoz üzerine bir etkisinin olmadığı düşünülmektedir. Skolyoz hastaları normal bir gebelik süreci yaşarlar.
Bayanlarda bel ağrısı sık karşılaşılan bir sorundur. Gebelikteki mekanik etkiler ve gebelik hormonlarının doğuma hazırlayıcı etkisi ile bel yükünün artmasına bağlı olarak bel ağrısı daha sık olmaktadır. Bel bölgesinde skolyozu olan gebelerde bel ağrısı biraz daha sık karşılaşılan bir sorundur, bel bölgesine skolyoz ameliyatı yapılmış olanlarda ise genelde gözlenmemektedir.
Skolyozu olanlar gebelerde genellikle sezeryan ile doğum tercih edilsede normal doğum da yapabilirler. Sezeryan ile doğumda genel anestezi tercih edilsede, bölgesel anestesi (spinal/epidural) de yapılabilir.